Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili Ali Yüksel, “Bölgede tesir sahibi aktörlerin ABD başta olmak üzere, sükünet ve itidali tesis etmek yerine, yangına adeta körükle giden kışkırtıcı tutumunu, esefle ve şiddetle kınıyoruz. Amerika, Avrupa ve öbür bölgelerdeki devletleri, taraflar ortasında hakkaniyetli, adil ve insani istikrarlara dayalı tavırlar almaya çağırıyoruz” dedi.
Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili Ali Yüksel, yaptığı yazılı açıklamada, Gazze’de günlerdir bayan ve çocuk demeden katliam yapan İsrail’in Orta Doğu’ya yerleştiği günden bu yana, Orta Doğu’da kan, gözyaşı, yıkım, gasp ve zulümden öteki bir şeye sebep olmadığını, bölgenin barış ve huzura hasret kaldığını belirtti.
“İsrail ile olağanlaşma, işgallere onay vermek demektir”
İsrail’in bölgedeki kaosun, çatışmaların ve belirsizliğin tek ve ana müsebbibi olduğunu kaydeden Yüksel, açıklamasında şu tabirleri kullandı:
“En son, 7 Ekim’de başlayan ve her gün şiddeti artarak devam eden ve soykırım halini alan terör taarruzları, her geçen saat şiddetini artırıyor ve Müslümanların kutsal beldelerini kan gölüne çeviriyor. Bu kaos ve katliamlara, başta ABD olmak üzere bütün batı idareleri kayıtsız kuralsız dayanak vermekle işlenen bütün katliamlara ortak olmaktadırlar. Eli kanlı İsrail ve destekçilerinin İslam coğrafyasına sapladıkları hançeri, sinemizden çıkarmak ise bütün Müslümanların sorumluluğundadır. Başta ABD olmak üzere tüm emperyalist ülkeler, Filistin halkından, yasal taleplerinden vazgeçmelerini istemektedirler. Siyonist İsrail, işgal ettiği toprakların her santimetrekaresinden çekilmediği surece, bölgeye barışın gelmesi mümkün olmayacaktır. Siyonist İsrail’le olağanlaşma, neresinden bakarsanız bakın işgallere ve katliamlara onay vermektir.”
“İsrail devlet üzere değil, terör örgütü üzere davranmaktadır”
Sivillere yönelik hiçbir hareket, sivil yerleşimleri gaye alan hiçbir taarruzun kabul edilemez olduğunu belirten Yüksel, “Binlerce yaralıların olduğu hastanelerin vurulması, okulların, mabetlerin şuurlu bir biçimde gaye alınması tam bir katliam ve terör hareketidir. Savaş hukukunun olduğunu ve savaşın da bir ahlakının olduğunu, bu Siyonist canavarlara kim, nasıl anlatacak? İsrail’in Gazze taarruzlarında, bu unsurların ortadan kalktığının altını çiziyoruz. Yaklaşık 2 milyon 500 bin insanın yaşadığı bir kentin suyunu, elektriğini, giriş-çıkışlarını kesip altyapısını çökerterek, mescidinden kilisesine tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani gereksinimlerine erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, kısacası her türlü utanç verici metotla yürütülen bir çatışma, savaş değil katliamdır, terördür. Gazze’ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden mahrum akınları insan olduğunu kabul eden birinin kabullenmesi ve sessiz kalması mümkün değildir. Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları taammüden öldürmek, bölgeye insani yardım getiren araçları engellemek, üstelik bütün bunları maharet üzere sunmaya kalkmak, devlet değil fakat terör örgütü refleksi olabilir. İsrail, devlet üzere değil örgüt üzere davranırsa, sonunda örgüt üzere muamele görmeye başlayacağını da unutmamalıdır” dedi.
“Katliamların sorumlusu yalnızca Siyonist İsrail değil”
1947’den itibaren Filistin ve İsrail’in topraklarında yaşanan değişimi içeren haritanın herkesin malumu olduğunun altını çizen Yüksel, “Bu değişim ve tablonun tek sorumlusu, Siyonist İsrail değil, tıpkı vakitte ona bâtın ve aleni dayanak veren ve hiçbir yaptırım uygulamayan memleketler arası kurumlar ve devletlerdir. Bölgede bugüne kadar adaletsizliğe, zulüm ve katliamlara göz yuman insanlık, son hadiselerde de güzel bir imtihan verememiş ve sınıfta kalmıştır. Ne Gazze’de ne İsrail’de ne Suriye’de ne Ukrayna’da artık çocuklar, siviller, saf beşerler ölmesin, daha fazla kan akmasın istiyoruz. Dünyanın tüm uygun beşerlerine, ‘zulmün ateşi insanlığı kuşatıyor’ ihtarında bulunuyor ve bütün insanlığı bu vahşet ve katliama karşı ses vermeye davet ediyoruz” tabirlerine yer verdi. – ANKARA
